Hükmün açıklamasının geri bırakılması

AMACI VE HUKUKİ NİTELİĞİ
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kurumu ile amaçlanan, hakkında bu yönde karar verilen sanığın, cezası infaz edilmeksizin ıslah olmasıdır. Sanık hükümlü statüsü içinde değerlendirilmeyerek sanığa adeta bir şans verilmektedir. Hapis cezasının hükümlü üzerindeki olumsuz etkileri engellenmekte ve hükümlü iş ve aile çevresinden koparılmamaktadır.
HAGB, niteliği itibariyle bir maddi ceza hukuku kurumudur. Zira söz konusu kurum, Devletin cezalandırma yetkisinin kullanılmasına ilişkindir. Yargıtay ise, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını karma bir kurum olarak değerlendirmektedir. (Y.11.C.D. 2008/4716E. 2008/5440K. 29.05.2008T.) Ayrıca Yargıtay, konuya ilişkin ilk yasal düzenlemenin lehe olduğu gerekçesiyle kesinleşmiş, infaz edilmekte ve hatta hukuki yararı bulunmak kaydıyla infaz edilmiş olan hükümlere de uygulanması gerektiğine karar vermiştir (Y.C.G.K. 2009/8-36E. 2009/35K. 17.02.2009T.).
TÜRK HUKUKUNDAKİ GELİŞİMİ
HAGB kurumu, hukukumuza 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ile sadece 18 yaşından küçük sanıklar için uygulanabilirliği olan bir kurum olarak girmiştir. 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile yapılan değişiklik sonrası; kurumun, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi suçlarla sınırlı olmak üzere yetişkin sanıklar için de uygulanabileceği kabul edilmiş; fakat aynı kanun ile Çocuk Koruma Kanunu’nun 23. maddesinde yapılan değişiklik sonrası, çocuk suçlular bakımından kurumun uygulanabilirlik alanı daraltılmıştır.5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile yapılan değişiklik sonrasında, kurumun uygulanma alanı hem verilecek hapis cezasının süresi artırılmak hem de takibi şikâyete tabi olmayan suçlar da kapsama dahil edilmek suretiyle genişletilmiştir. Ancak; bazı özel ceza kanunları kapsamındaki suçlar kurumun uygulama alanı dışına çıkarılarak, mahkemenin sanığın suçlu olduğuna kanaat getirmesi HAGB’ nin uygulanması açısından yeterli kabul edilmiştir.
CMK’DE DÜZENLENME ŞEKLİ
5271 sayılı CMK’ nin 231. maddesinde düzenlenen HAGB kurumu, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade etmektedir. Kurum bu özelliği sayesinde; denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının CMK’ nin 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca düşmesi sonucunu doğurmaktadır.
ŞARTLARI
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmaması,
- Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması (Sanığın yeniden suç işlemeyebileceği ve denetim süresi içinde üzerine düşen diğer yükümlülüklere uymak konusunda özenli davranacağı yönünde bir varsayım söz konusudur.),
- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın; aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
- İlgili koşulu derhal yerine getiremediği takdirde sanık hakkında, mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
- Somut zarar, mahkemece yapılacak basit inceleme veya teknik bilgi gerektiren durumda bilirkişi tarafından hazırlanacak raporla belirlenmelidir. Zararın karşılanması konusunda iradesini gösteren sanığa, belirlenen miktarda zararı giderip gidermeyeceği mahkemece sorulmalı ve daha sonra hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı tartışılmalıdır (Y.C.G.K. 2012/13-1315E. 2012/1871K. 25.12.2012T.).
- Manevi zarar, uğranılan zarar kavramı içinde değerlendirilmemelidir. (Y.C.G.K. 2012/2-1418E. 2013/424K. 22.10.2013T.)
- Uğranılan zararın muhakkak sanık tarafından giderilmesi şart olmayıp, bu zarar sanık adına üçüncü kişiler tarafından da giderilebilir.
- Sanığın, kendisi hakkında HAGB kararı verilmesine rıza göstermesi (Sanığın zararı gidermesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ettiği şeklinde yorumlanmamalı; kabulün açık bir şekilde olması aranmalıdır.),
Koşullarının tamamının gerçekleşmesi gerekmektedir.
SONUÇLARI
- A) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde;
- Mahkum olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.
- Sanık 5 yıl süre ile denetime tabi tutulur. Denetim süresi içerisinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.
- B) Denetimli serbestlik tedbiri olarak, 5 yıllık süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere ve mahkemenin belirleyeceği süreyle;
- Sanığın; bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
- Sanığın; bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığı çalıştırılmasına,
- Sanığın; belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine,
Karar verilebilir.
C)Denetim süresi içinde;
- Zamanaşımı durur.
- Açıklanması geri bırakılan hükmün sanığın denetim süresi içinde işlediği ileri sürülen yeni ve kasıtlı bir suç nedeniyle açıklanabilmesi, bu yeni suçtan ötürü verilen mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesine bağlı olduğundan, şayet yeni hüküm denetim süresi içinde kesinleşmezse, açıklanması geri bırakılan hükümle ilgili dava zamanaşımı, denetim süresi sonunda kaldığı yerden işlemeye devam eder.
- Yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılmasına hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesi kararı verilir.
- Düşme kararı bir hüküm çeşidi olduğundan, bu karara karşı istinafa başvurulabilir; aksi halde, mahkeme hükmü açıklar.
- Denetim süresi içinde işlenen kasıtlı suçun hapis ya da adli para cezasını gerektirmesinin bir önemi yoktur.
- Sanığın kasten yeni bir suç işlediğinin tespiti bakımından, sanığın işlediği yeni suçtan ötürü hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi gereklidir.
- Kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşularının varlığı halinde hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir.
BAŞVURULABİLECEK KANUN YOLU
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının iptali için;
- Kararın ilgililerce öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde,
- Kararı veren mahkemeye hitaben,
- Kararı veren mahkemenin bir üst merciince tetkik edilmek üzere,
İtiraz kanun yoluna başvurulabilir; itiraz merciince verilen karar kesindir.
DİĞER ÖNEMLİ HUSUSLAR
- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, 5271 sayılı CMK ‘nin 231. maddesinde belirtilen amaç için kullanılabilir.
- Hükmün geri bırakılmasına ilişkin hükümler, Anayasa’nın 174. Maddesinde koruma altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak kullanılamaz.
- Sanık hakkında başka kasıtlı bir suçtan ötürü muhakemenin gerçekleştiriliyor olması, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını engellemez ve daha önceden bilinçli/siz taksirli bir suçtan dolayı mahkûm olma hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel oluşturmaz.
- Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun mahkeme tarafından re ’sen araştırılması gerekir (Y.C.G.K. 2014/8-176E. 2015/95K. 07.04.2015T.).
- Dava konusu olayda uzlaşmanın koşulları gerçekleştiği takdirde öncelikle bu yolların denenmesi gerekli olup, uzlaşmaya tabi olan suçlarda ilk işlem olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemelidir. Denetim süresi içinde de uzlaşma ile kamu davası sonuçlandırılabilir.